Milli Diriliş Partisi Teşkilat Başkanı İbrahim Bozdağ’ın Anayasa ve Hukuka Uygun Hareket Edilmesi Gerektiğine Dair Açıklaması

Değerli Vatandaşlarım,

Bugün burada, ülkemizde hukuk ve anayasaya uygun hareket edilmesinin ne denli önemli olduğuna dair birkaç hususu sizlerle paylaşmak için toplandık. Milli Diriliş Partisi olarak, anayasanın ve hukukun en yüksek değerlerimiz olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Anayasamızın, bireysel hak ve özgürlükleri güvence altına alan hükümleri, toplumumuzun huzurunun ve düzeninin teminatıdır. Bu bağlamda, özellikle Anayasa’nın 38. ve 19. maddeleri üzerine durmak gerekmektedir.

Anayasa’nın 38. Maddesi ve Masumiyet Karinesi

Anayasa’nın 38. maddesi, masumiyet karinesine vurgu yaparak, “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar hiç kimsenin suçlu sayılamayacağını” açıkça belirtmektedir. Bu ilke, hukuk devletinin temel taşlarından biridir ve adaletin doğru işleyebilmesi için son derece önemlidir. Her birey, suçsuzluk karinesine sahip olmalı ve suçsuzlukları ispat edilene kadar suçlu muamelesi görmemelidir.

Ancak, son zamanlarda görülen bazı uygulamalar, bu temel ilkeye aykırı şekilde, insanların suçlu olduğuna dair kanaatlere dayalı hareket edilmesini tehlikeli bir şekilde normalleştirmektedir. Bizler, bu tür uygulamalara karşı çıkıyor ve adaletin herkese eşit bir şekilde tecelli etmesi gerektiğini savunuyoruz. Hukuk, adil ve doğru bir şekilde işlemelidir, çünkü aksi takdirde toplumsal barış ve güven ortadan kalkar.

Anayasa’nın 19. Maddesi ve Kişi Özgürlüğü

Anayasa’nın 19. maddesi, kişi özgürlüğü ve güvenliğini teminat altına alır. Bu madde, herkesin özgürlüğünü ve güvenliğini güvence altına alırken, özgürlüğün kısıtlanmasının yalnızca belirli ve çok net şartlar altında mümkün olacağını belirtmektedir. Bu bağlamda, bir siyasetçinin ifade vermesi gerektiği durumlarda, bu sürecin hukukun üstünlüğüne uygun şekilde ve tüm yasal prosedürlere riayet edilerek yürütülmesi gerekmektedir. Gözaltı, sadece ve sadece kaçma şüphesi gibi istisnai durumlarda uygulanabilir. Hukuk, her bireyin hakkını savunmak zorundadır; hukukun dışına çıkıldığında, bireysel haklar ve özgürlükler ihlal edilmiş olur.

Hukukun Üstünlüğü ve Siyasi Baskılar

Günümüzde bazı siyasi ve toplumsal baskılar, yasal sürecin işleyişine engel teşkil edebilmekte, bu da adaletin yerine gelmesinin önüne geçmektedir. Siyasi bir amaçla, ya da halkın tepkisinden kaçmak için, hukukun ve anayasanın ihlali yoluna gidilmesi, demokratik değerlerle bağdaşmaz. Siyasi hareketlerin ya da kişilerin, hukuki süreçlerin dışında tutulması, hukuk devletine aykırıdır. Bu, sadece adaletsizliğe yol açmakla kalmaz, aynı zamanda halkın hukuka olan güvenini zedeler.

Bizler, Milli Diriliş Partisi olarak, anayasanın ve hukukun her zaman ön planda olması gerektiğini ve hiç kimsenin, hatta siyasetçilerin dahi, yasal süreçlerin dışına çıkarak hukukun üstünde bir konumda olmamaları gerektiğini savunuyoruz. Adaletin sağlanabilmesi için herkesin, statüsüne ve konumuna bakılmaksızın eşit şekilde hukuki süreçlere tabi olması gerekir.

Sonuç Olarak

Türkiye’nin geleceği, hukukun üstünlüğüne dayalı bir düzende inşa edilecektir. Anayasamızın öngördüğü masumiyet karinesi ve kişi özgürlüğü, toplumun her kesimi için sağlanmalı ve korunmalıdır. Hiçbir kişi, suçlu olduğu kanıtlanmadan suçlu ilan edilmemeli; hukuki süreçler, tarafsız ve adil bir şekilde yürütülmelidir.

Milli Diriliş Partisi olarak, her bireyin anayasal haklarının korunması ve hukukun adaletli bir şekilde işleyebilmesi için var gücümüzle çalışacağımızı, ve her türlü hukuki ihlale karşı sonuna kadar mücadele edeceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.

Teşekkür ederim.

İbrahim Bozdağ
Milli Diriliş Partisi Teşkilat Başkanı

administrator

Related Articles